3 Nisan 2009 Cuma

dünyama bahar...

kokularının ardı sıra yasemin hafifliğinde bir rüzgar eser deniz aşırı...hiç konuşulmaz bu dem de...
kiraz çiçeklerinin esrarında saklı olmasa gerek bu anlatılan "mecazlar" !
bir bahar düşlemek istedim dut ağacının gölgesinde...
gölgenin serinliğinden uzaklaşmadan filin mahçup, karıncanın arsız edasıyla...dünya döndü ...bahar geldi... ve ben dünyaya döndüm henüz doğmamış bir çoçuk olmanın fikrinden uzak fiileri yaşarken bu ten...
fikrin isyanıysa bu eğer...
ve hükmüm geçmiyorsa bu gökkubbeye
gele o zaman...

bir gaz bulutunun kapladığı içler

Umursuz salınıverilmiş bir duman hafifliğindeydi bu saçmalıklar. Verdiğim her nefes bir sözcük olup bir yağmur gibi yağıyordu üzerime...
"İçmeyi bırakmalısın ! " dedim .için için zehirlenmek hoşuma gidiyordu.Ölümü içselleştirmekten uzaklaşmama rağmen hazırlıktı ansızın bir vedaya ...
"Bir gaz bulutunun kapladığı içlerden döküldüm çıktım ben ! senin bir parçan bu , bir duman grisinde saklı da olsa.." diye başkaldırdı bana .Salıverilen derinden, saçılmış olmamının utancını yaşamadan dağılan bir bulut gibi mağrur...
Öylece bakıyordum.Düşünmeden.
Zihnim ne zaman bu zırvalıklarla doldu diye kızdım kendime.Çok yol vardı gidilen ve gidilecek ama unutmayı öğrenmemiştim belli ki...
Dışı içine sıkışmak bu mu oluyor şimdi.Gülümsüyorum.
"Sen söyle! " dedim.Madem bir parçamdın bir de sen anlat ?"
Ben bir sigara yakarken...