2 Aralık 2009 Çarşamba

Mozart ve Balık (sualsiz sorgu)


- Biz şimdi seninle neyi tartışıyoruz anlamadım? Hatta bu tartışmda işimne şu an onu çözmekle meşgülüm. Dur bir dakika!Bütün bu ithamlar bana mı aitti? Buna sadece gülümseyebilirim.

- Biliyormusun seni incitmek istedim , canını yakmak, acıtmak...Ve bunu seni sevdiğim için yaptım.Vazgeçmedin, söylenecek sözün hep vardı, hep orda oldun, keşfettin savundun, korktun zaman zaman , eğlendin zamanla , duydun, gördün, dokundun, yaşamına aldın, o'na aittin ve acımasız mısın bilmiyorum...Bana ihanetti bu !Sen bunu göremedin...

- İnanmak güç geliyor bunları senin söylediğine. Ben sadece bana sunulanı aldım, biraz yontmam gerekti belki, biraz pişirmem, biraz da donması , özgür olan bana verilmedi ben kendisiydim zaten onun... Bana sevmekten bahsetme lütfen! Hep bir teoriydi senin sevgin. Çember daraldı bunu farketmedin.

- Şimdi acı çekmediğni görmek nasıl keyif verici bilemezsin...Ama bir suçlu yok bilmelisin. Dünya sen kadar küçük ama yok olmak buna rağmen zor değil. Teori değildi bütün bunlar bunu sende biliyorsun .Çemberse hep daralır sanırsın küçük. Evet canını yaktım, bu doğru. Düş istedim,yaralan kırıl, yıkıl. Sen keşfini tamamladın ve bütün bunları bilmene rağmen reddetmen beni utandırıyor. Sevgini buldun ama bunu görmek seni fena halde zaptedilmez yapıyor. Korkuyorsun biliyorum küçük. Elimden hiç bir zaman bişi gelmedi şimdi de gelmeyecek. İnsanlık hep yanlız başına olduğu günlerde yeteneklerini keşfeder. Kızmıyorum sana çünkü bu genlerinde var. Aksi olsa bile bu onlara ihanet olmaz mı sence?

- Ne istiyorsun ?

- Yer ve gök senin elinde Cevabı da elbet ....

- Saçmalık bütün bu tümceler . Beni bulmanı ben istmedim. Gitmelisin belki. Kibrinden kör, gururundan keskin, bedeninden soysuz bir ruh çıkarmadım ben...Sahip olunanlar vardı değişmek gerekti ve değiştim.

- Peki ya ipin diğer ucunda olanı kim bilebilir ki? Sen bilir misin?

- Bir bilen olsaydı bana anlatıyor olmazdın zaten. Şimdi uyumak istiyorum . Gün ağırmanın eşiğindeyken sus istiyorum.

- Şüphe yok ki gerçeklere aykırı olanı seviyorsun.Güneşle küçük...
(küçük bir hikayemin orta yerinden kopuş)

Mozart ve Balık (sorgu)


Odanın içinden yükselen belli belirsiz müzik sakinleştiryordu beni. Mutfak kapısından salona doğru yürüdüğümde daha da sukunet verici bir halde dönüyordu bu durum... Bütün varlığım paramparça olmanın eşiğinde yepyeni olarak doğuyordu sanki...
Bir an kölemiyim sahiden diye düşünmeden edemedim ne kadar kaçsamda.

Doğru mu söylüyordu?

"Mozart hiç bir zaman kapalı bir kapının ardından dinlenildiği kadar dokunaklı olmaz" dedi bana salondan yükselen tatlı bir sesle.

"Kim?" dedim.

"Bir filozof ."dedi.

"Felsefe ve filozoflardan başka bişi bilmez misin sen? dedim.

"Belki de felsefe beni düşünüyordur. Belki kendisini dinleyen birini buldu."dedi suratında muzip bir gülümsemeyle. Rüzgar pencereyi açtı ve erguvan regindeki gökyüzü ilk kez bu kadar güzel görünmüştü. İnsan uçmak ve gökyüzünü büyük büyük kucaklamak istiyordu.

"Peki köleler neden başkaldırmıyorladı?"

"Köleleğin özü bir midesi olmaktır, ve o dolduğunda mutlu olurlar.Bayağı bir ruh için hiçbirşey özgürlük kadar ağır değildir"dedi ve ekledi. Dinlediğiniz herşeyi herzaman anlamıyorsunuz üstelik siz yargıç hanım , zeki bir adamı daha da az anlıyorsunuz.Zeki insanlar rüzgar gibidirler lütfen bunu anlayın, evrensel gerçekllikleri gündelik kelimelerle dile getirirler" dedi.

Hiç bir zaman tek kadehten fazlasını içmeyen ben kendime tekrar şarap doldurdum.
"Köleliği özlemiyorsun bunu biliyorum.İfade etmeyi öğren, Senin özgürlüğünde korkunç olan bir şey göremiyorum."dedi gözlerimin içine bakarak.

"Geleceği göremiyorum .Elim ayağım dolaşıyor..."

"Geleceği gördüğünü sana her zaman göremeyenler kadar şaşırlar" dedi iskemlesini arkasına yaslamak için geriye aldı kendini, camdan yansıması bana bakıyordu...

Sahi korkunç değil miydi? Suç ceza ve merhamet..

Evet kormuyordum .Başka bişeydi bu inanç sistemimi tuzla buz eden...Yeni bir ben doğmuştu ve işin açıkçası ben bunu bu kadar çabuk kabullenmiştim.

Şarap kanımda ve müzik uyumam gerektiğini fısıldıyordu kulağıma..

Düşünmek için çok zamanım var mıydı gerçekten bilmiyorum....